5 Temmuz 2008 Cumartesi

Frank's Eleven

'Springfield'a opera binası yapılmak istenir, Marge da Frank Gehry'e opera binasını yapması için bir mektup yazar, Gehry mektubu okur, buruşturup atar. Yerdeki buruşuk kağıda bakıp 'Oh Frank, you're a genius!' der!'

->http://www.truveo.com/frank-gehry-in-simpsons/id/542516559 (posta kutusuna ayrıca dikkat diyorum!)

Dancing House, Walt Disney Concert Hall, DZ Bank ve 'most rimarkıbıl evır' Guggenheim Bilbao. almış yürümüş kariyer, inatçılık, starchitect karizması vs.. frank gehry mimarlık okuyan öğrencilerin öğreneceği ilk isimlerden, öğrencilik vakitlerinde insana gaz verecek, "ay em dı king of dı vörld!, ay ken ceync evritink!" dedirtecek mimarların en başta gelenlerinden. iyi de n'apıyor bu adam arkadaş?



organik deyip bitirmiyor, "ben kendi tarzımı koruyorum ve istediğimi yapıyorum, bana karışanlaraysa defolmalarını söylüyorum. insanlar mimarlığı eğlenceli hale getirdiğim için bana teşekkür ediyorlar." diyor sydney pollack'ın yakın tarihli biyografik belgeselinde. bense sydney pollack'ın yakın zamanki ölümüne frank gehry'nin ego patlamalarının de etkisinin olduğunu düşünüyorum zalimce.

evet, n'apıyor ki? yakın zamanda (bürokrasi will come, thy will be done) tepebaşı'ndaki trt binası yerine yapılacak müze projesinin de sahibi. ben nerden tutsam bilgisizliğim açığa çıkacak ama hala stüdyo masalarında çürüyen iki arkadaşın sayıkladıkları şöyleydi yanlış hatırlamıyorsam:

"adam akışkan bina yapıyor güya, paso eklemiş eklemiş, vermiş körvü, akışkan demiş, bence bütünlük falan yok, tam tersine basic design problemleri var."

"kendini sürekli tekrar eden celebrity, başka da bi'şey değil."

ben susuyorum, söz bredpitte.

Hiç yorum yok: