10 Temmuz 2008 Perşembe

tasarım fakültesi öğrencilerinde hep bir haller vardır:

problem olmasa bile problem yaratma, masaları yerleştirirken, ders programı ayarlarken hatta stüdyo kapısının kilidi bozulduğunda bile (yaşanmıştır) olanları büyütüp tartışma, farklı fikir sunmak için ıkınmalar vs vs. . grup projelerindense hiç bahsetmiyorum- coşmalara doyamıyor zira gençler, fikir fikir üstüne biniyor, kavgalar çıkıyor, herkesin bildiği kendine- ki ben bizzat severim grup işlerini, şenlikli olur, etkisiz elemanlar&yutan elemanlar, kopuk şeyler çıkar değişik olur.

yarışma mevzusu çıkıyor, ayrı gruplar birbirine çamur atıyor, kritik üstüne kritik dönüyor.



problem bitince de problem bulunuyor, bunu da genellikle aktif topluluklar yapıyor. ataçç itülü mimar adaylarının yarattığı bir ekip- workshop mevzusunda kaydadeğer işler çıkartıyolar. 11-12-13 temmuz'da sırasıyla kadıköy, tünel ve galata'dalar.


odtü mimarlık topluluğu'na ayıp etmeyelim; uğraştıklarına her daim tanığım ama mikroiklim yarattılar hep şu ana kadar. ha ben n'aptım, "hadi kolay gelsin" deyip geçtim, evet.

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Drug and drugging in drugs.



gonzo: 1.garipçe, sıradışı.
2. amatör porno.

gonzo gazetecilik dediğimizse; muhabirin kopup haberin ana merkezine oturması, belki haberin kendisi haline gelmesi diye özetlenebiliyor. bu mevzuyu neredeyse ilk çıkartan, anti-celebrity Hunter S. Thompson. milliyetçi-anarşist-silahsever-junkie ki kendisini ben de çoğu insan gibi (drug-cinema örnekleri ararken) fear and loathing in las vegas'ta tanıdım. evet 'canidep'in oynadığı.

hafıza tazelemenin sebebiyse adamı gerçekten anlatabilecek bir belgesel var ufukta. yönetmen alex gibney (!f'teki 'karanlığa taksi' ve ntv'de bolca verilmiş 'enron' belgesellerinin sahibisi kendisi).

->http://www.apple.com/trailers/magnolia/gonzo/trailer/

5 Temmuz 2008 Cumartesi

Frank's Eleven

'Springfield'a opera binası yapılmak istenir, Marge da Frank Gehry'e opera binasını yapması için bir mektup yazar, Gehry mektubu okur, buruşturup atar. Yerdeki buruşuk kağıda bakıp 'Oh Frank, you're a genius!' der!'

->http://www.truveo.com/frank-gehry-in-simpsons/id/542516559 (posta kutusuna ayrıca dikkat diyorum!)

Dancing House, Walt Disney Concert Hall, DZ Bank ve 'most rimarkıbıl evır' Guggenheim Bilbao. almış yürümüş kariyer, inatçılık, starchitect karizması vs.. frank gehry mimarlık okuyan öğrencilerin öğreneceği ilk isimlerden, öğrencilik vakitlerinde insana gaz verecek, "ay em dı king of dı vörld!, ay ken ceync evritink!" dedirtecek mimarların en başta gelenlerinden. iyi de n'apıyor bu adam arkadaş?



organik deyip bitirmiyor, "ben kendi tarzımı koruyorum ve istediğimi yapıyorum, bana karışanlaraysa defolmalarını söylüyorum. insanlar mimarlığı eğlenceli hale getirdiğim için bana teşekkür ediyorlar." diyor sydney pollack'ın yakın tarihli biyografik belgeselinde. bense sydney pollack'ın yakın zamanki ölümüne frank gehry'nin ego patlamalarının de etkisinin olduğunu düşünüyorum zalimce.

evet, n'apıyor ki? yakın zamanda (bürokrasi will come, thy will be done) tepebaşı'ndaki trt binası yerine yapılacak müze projesinin de sahibi. ben nerden tutsam bilgisizliğim açığa çıkacak ama hala stüdyo masalarında çürüyen iki arkadaşın sayıkladıkları şöyleydi yanlış hatırlamıyorsam:

"adam akışkan bina yapıyor güya, paso eklemiş eklemiş, vermiş körvü, akışkan demiş, bence bütünlük falan yok, tam tersine basic design problemleri var."

"kendini sürekli tekrar eden celebrity, başka da bi'şey değil."

ben susuyorum, söz bredpitte.

4 Temmuz 2008 Cuma

Bek tu dı füçır.

odtümimarlık.blogspot.com'a ilk başladığımda amaç ikinci sınıf olmanın da verdiği gazla bişeyler yazmak, anlatmak, etrafa neler yapıldığını&yaptığımı göstermekti. bilemiyorum, ikinci sınıfın mimar adaylarını ambale eden temposundan mıdır yoksa bizzat benim hatalarımdan mıdır; blogu düzenli olarak güncelleyemedim, yazamadım, çok hevesle başladığım bir şeyi öksüz bıraktım. mayıs ayı gibi fakültede bi afiş gördüm, tasarım blogları yuvası diye, XXI (yirmibir) dergisinin yarattığı bi oluşum ki naçizane bloggerınıza yeniden "yaparsın, edersin, bak oluyormuş" dedirten de bu afiş oldu. şimdi biraz daha farkında olarak denemelerime devam edeceğim, takip edin, bakarsınız beceririm.